29 Aralık 2011 Perşembe

...330 camından güne başlayanları seyreylemek

..eshotlarda ters oturmaktan keyif alıyorum çünkü eshotla aynı yönede giden arabaların içlerini izleyebilmem kolay oluyor...

..sabah bir çok insanın güne nasıl başladığını takip edebiliyorum. Eşiyle evden çıkmadan önce bir posta tartışmış arabanın içersinde iki yabancı gibi oturan çiftler, sabahın köründe bile yorulmaksızın cakkıdı cakkdı sakız çiğneyen hatunlar, bazı densizler tarafından trafikte sıkıştırılmış hatunların araba içersinde hoş görünümlü maskelerini atıp rujlu dudaklarından argo kelimeler savuran hatunlar. tebessümle güne başlayanlar, meymenetsiz suratlar, burunlarında kazı çalışmaları yapanlar, uykulu gözlerle içten içe okula gittiğine lanet eden veletler, el sallayan neşe dolu insanlar, benzerleriyle karşılaştığımda her seferinde dehşete düşüren hem araba kullanıp hem makyaj yapan hatunlar. İnsanları izlemekte hep keyif almışımdır.

her sabah aynı saatlerde aynı güzargahla işe gittiğimden dolayı daha önceden gördüğüm tipleri anımsıyorum ve aa bunu daha önceden görmüştüm, güne yine meymenetsiz bakışlarıyla başlamış ve ya lanet olsun yine ağzında sakız var diye biliyorum.

akşam arabaların içini görmem biraz zor olabiliyor. bir çoğu yorgun argın bir an önce evine varıp bacaklarını uzatıp yatmayak isteyen insanlarla dolu.

Yer - Güzergah  : 330 - Bostanlı-Bornova
Tarih                  : 26.12.2011
Saat                   :  08:00 - 08:30 arası :)

      Funda Karataş      
 26.12.2011
.. ne oldu küçük kadın

..deniz kenarında çimlerde uzanıp gökyüzünün maviliğinde bulutların  sana sunduğu filmi seyreyliyordun. Gözünü kapadın, için geçti  ve kendi filminin senaryosunu yazmaya başlamışken gürültüyle irkildin!! gözlerin kocaman oldu değil mi ? ..gözlerini açtığında  film kopmuştu ve bir anda karıncalanmıştı gökyüzü

..defalarca yazdın o seneryoyu! yarım kaldın her seferinde aç gözlerini gerçekleri görerek yaz artık. işte o zaman filmin tamamlanmış ve oynamaya başlamış olucaksın.
içinde olmuş olduğun oyun sonu belli olmayan iki ucu boklu deynekten başka birşey değil.

..insanların seni eksiltmesine izin verdiğin sürece hiç birşeyin sahibi olamayacaksın küçük kadın.

birgün öyle bir rüzgar esecek ki. bu zamana kadar üstünü örtmeye çalıştığın, kaçtığın, saklandığın herşey acımasızca karşına çıkacak.

..korkarım o zaman herşey için çok geç olacak. onun için gözlerini aç ve öyle yazmaya devam et..

Funda Karataş
28.12.2011

19 Ekim 2011 Çarşamba

http://fizy.com/#s/1cdtlk

..bir varmış bir yokmuş 
..evvel zaman içinde kalbur saman içinde kırmızı balonuyla seyahat eden küçük bir adam varmış.geceye serpilen ateş böceklerini toplar bir gün karşısına çıkacak olan küçük kadını için kesesinde saklarmış.. 
Funda Karataş
..sonra vakitlerden bir gün fark etmiş ki kırmızı balonlu adam,artık ne uğruna geceye serpilen ateş böcekleri toplanacak bir kadın,ne de kendisi gibi bir kadın uğruna ateş böcekleri toplayacak bir adam kalmış..çok eskilerde kalmış bu iş,kendisi gibi..ve hüzün dolu gözlerle ateş böceklerini bir bir serpiştirmiş geceye..oysa ki, biliyormuş ki kırmızı balonlu adam..her kadın geceden ve karanlıktan korkar,o yüzden hava kararınca çeker perdelerini..ve istemişti ki o küçük adam ,benim küçük kadınım korkmasın geceden ve de karanlıktan, yanında olsun ışık saçan ateş böceklerim..ve utanmış kendinden böylesine düşüncelere kapıldığı için..çünkü artık al gülüm ver gülümmüş hayat..ve yoluna devam etmiş... yalnız...ve kırmızı balonuyla beraber..

Gökhan Topcu 
 
..hikayeye can veren insan kişisi Gökhan Topcu çok teşekkür ederim..

4 Ekim 2011 Salı

..cam kavanozun içinde yaşayan küçük adam.

Oluşturduğu küçük dünyasında kendini ufalttıkça dünyası ona kocaman geldi. kocaman bir dünyasının var olduğunu düşündü. her şeye, herkese hükmedebileceğine inandı. rahatlıkla hükmedebilmesi için de dünyasına kendinden daha küçük insanlar doldurdu. dünyasına doldurduğu her insan hızla ufalabilen insanlardı.ufalıp yok olan..

dünyasında ki insanlar hep değişti. her seferinde küçük küçük farklı insanlar doldurdu. sabit insanları var edemedi dünyasında.
 ...o küçük dünyasında küçük insanlarla var olmaya devam ettikçe varlığını hissedebileceği hiç kimse olmayacaktı. o kavanozun içinde tek başına kalacak. gerçekten birilerinin elini tutmak istediğinde o eli bulmakta zorlanacaktı küçük adam..

..ilk kendine değer vereceksin.. küçük dünyada küçük insanlarla oynamayı seviyorsan bir şeylere sahip olmayı bekleme küçük adam!!


Funda Karataş
04.10.2011

18 Eylül 2011 Pazar

..tükenmişliğin son  noktasındaymışım gibi güçsüz ve zayıf!

nefesimi daraltan o kadar çok kişi ve olay var ki!
..hepsini tek tek yok etmek hayatımdan çıkarmak istiyorken, yaşattıkları acımasızlıkların karşısında güçsüz kalmam  nefesimi darlayan ve tebessümümü çalan! bir anda arkamı dönemeyecek kadar güçsüz olmam beni bu kadar mutsuzluğa iten.
.. her dokunuşlarında, her konuşmalarında ve tükettikleri yalanlarla mutsuzluğa boyayıp tebessümümü çalanlar,
..ben arkamı dönüp gidemeyecek kadar güçsüzken. siz tükenip arkanızı dönüp gitseniz artık keşke.
Funda Karataş
 18.09.2011

15 Eylül 2011 Perşembe


farklı bir renk katar ya okuduklarımız. öyle birşey işte..
ruhunuz kırmızı dolsun..

9 Temmuz 2011 Cumartesi

‎..çürük tahtalardan oluşturulan merdivenler.. yanlış işler, yanlış insanlar, yanlış ilişkiler, yanlış atılan tüm adımlar ve yapılar.. kırılıyor ve yine aynı yer.. başlangıç! tahtalar ve çiviler..

24 Haziran 2011 Cuma

..gün bitiyor gitme vakti

..yol kenarlarında ates böcekleri aradım

..yıllar sonra sokaklarında yalın ayak koşturduğum küçük kasabaya gittim, kalbim hızla attı. nefessiz kalana kadar koşturduğumda attığı gibi hızla..
 Bir çok şey değişmiş deprem hatıraları silmişti ama hatırladıklarım ve geriye kalan bir çok şey heyecanımı tetiklemeye yetti..

Eski okuluma gittim bahçesinde etrafa bakındım ve küçük Funda'yı izledim, "bahçede ip atlayıp, top oynuyordu oradan oraya koşturuyor ara ara arkadaşlarıyla kavga ediyordu. fındık diyenlere öfkeyle bakıyordu." Okuldan içeri girdim ve sınıfları dolandım. sınıflar değişmişti. "Aşı sırasında zırıldayan Funda belirdi şımarıklık yapıp babasını dersten çıkarmış şaşkın çocuk." Babamla aynı okulda olmak güzeldi benim için. Anımsadıklarım yüzümde koca bir tebessüm oluşturdu.

Kurbağalı dere ve susmak bilmeyen kurbağalar hala ortalı inletiyordu :)

Okuldan sonra eski mahalleme gittim. Her sabah yürümesi işkence gibi gelen yolda ufak adımlarla yürüdüm. o kadar da uzun değilmiş o yol. Her yer yemyeşil hala ve hala elma ağaçları ve kiraz ağaçları var. Evlerin önünde de çeşitli sebzeleri bulunan bahçeler.. Ne çok severdim bahçeden salatalık çalıp çalıp yemeyi. yediğim her şeyin kokusu vardı. nefis tatları ve kokuları..

Eski evimin kapısının önünde oturdum ve etrafa bakındım. "Küçük Funda yine bir şeylerin peşinde koşturuyor ve dizinde yine koca bir yara oluşturdu bayır aşağıya dizleri üzerinde nasılda kaydı canı çok yandı sakin sakin yürümesini bilmez ki şaşkın çocuk.. Koca kiraz ağacına tırmanıyor korkmuyor da.." Anımsadığım her şeyi tekrardan yapmak istedim o an. Sokaklarda koşmak, parkta yerden yüksek oynamak, kumdan pastalar yapmak, bahçelerden nefis kokuları olan salatalıklardan çalmak geldi içimden..

..çocuktum, mutluydum!
Koştum ve oyunlar oynadım hep. Canım da yanardı ama hemen geçerdi. öfkelenirdim ama o da hemen geçerdi.. eskisi gibi hemen iyileşmiyor, hemen geçmiyor. büyümek ve beraberinde yaralarını ve öfkelerini de büyütmek. Hep çocuk kalsaydık keşke dedirten cinsten bir heyecandı içimdeki..

...hava kararmaya başladı yemekten sonra temiz hava eşliğinde uzun bir yürüyüş konuşulanları dinliyor eşlik ediyorum ama gözlerim ateş böceklerini arıyor.

Küçükken de hava karardığında mutsuz olmazdım ateş böceklerini göreceğim için akşam olduğu zaman mutlu da olurdum. Bir de hemen hava kararınca eve girmezdik. Gece gündüz sokakların efendileri biz çocuklardık.. Hava yavaş yavaş karardıkça oyunlardan sıyrılır yol kenarlarında yeşilliklerin yoğun olduğu yerlerde arayışlara girerdim.

Ateş böcekleri, serpilmiş sihirli peri tozları gibi gelirdi bana  ateş böceği gördüğüm zaman şanslı  hissederdim kendimi.

..çocukluğumu yakından izledim

Funda Karataş
 24.06.2011

13 Haziran 2011 Pazartesi

..simdi gözlerimi kapatıyorum


..o zaman şimdi gözlerini kapat..
..marinadayız! Sen,ben bir de arada gelip geçen güvenlikler:) o kadar çok gülüyoruz ki gözlerimiz yaşarıyor, sonra birden ağlamaya başlıyoruz hazır gözler de yaş:) aa o da ne yağmur başladı yağmur damlaları gözyaşlarına karıştı,dertleri kederleri aldı götürdü denizlere.. Rüzgar saçlarımızı dalgalandırdı, ben deli gibi üşüdüm, sen titriyorsun. Sarıldık birbirimize.  Ayrılıyoruz,en kısa zamanda görüşebilmeyi umarak.. içimizde huzur, dudaklarımızda gülümseme ,zihinlerimizde rahatlama. Hayat güzel sen görürsen, her yer cıvıl cıvıl işitirsen deyip el sallıyoruz birbirimize..


Sinem Aslan
13.06.2011

Dostlar iyi ki var.

12 Haziran 2011 Pazar

Ölüm!
... gözyaşlarıyla, yere yığılmış bedenimi izleyen ruh.. artık melodiler yok saç tellerimin arasında ki ölüm dansı sona erdi!!
Herkez susuyor...

git!! artık ayak izlerin yok senin.. 

Fotoğraf; Funda Karataş
Funda Karataş
13.08.2010

11 Haziran 2011 Cumartesi

5 Haziran 2011 Pazar

.. biraz çakıl taşı topladım, şimdi deniz kenarında oturuyorum ve tüm sıkıntılarımızı çakıl taşlarına bağlayarak denizin derinliklerine atıyorum.

mercanların arasına sakladım hepsini bizden uzaklaştırıyorum her birini..

hissedebiliyormusun hafiflediğini..

Fotoğraf; Ali Rangil
Funda Karataş
05.06.2011

..gitmeli mi acaba sessizce uzaklaşmalı mı! ya da kalmalı mı..

..uzaklaştığımda bunlardan kurtulabilecekmiyim.. bu bir çözüm olucak mı.. annemin eteklerinin altına saklanamayacağım için babamın bacaklarına dolanamayacağım için uzaklaşsamda bunlardan kurtulamam.. birşeyleri zora sokacak birileri mutlaka var olucak..

peki ben bu savaşta nasıl daha az yara alarak çıkıcam..

Fotoğraf; Funda Karataş
Funda Karataş
05.06.2011

22 Mayıs 2011 Pazar

..bir varmış bir yokmuş

..bir varmış bir yokmuş
 ..bir varmış

 
.. bir yokmuş 

evvel zaman içinde kalbur saman içinde bir karabatak varmış. deniz kenarında oturan bir çok insana gösteriler yapıp tüm dikkatleri üstüne toplarmış. 
marinada ayaklarını salıp deniz kenarında oturmuş yanlızlığına sarılmış şarapçının ilgi odağıda karabatakmış.. yudumları eşliğinde karabatakla beraber nefesini tutup bir var olup bir yok olurmuş. karabatak denizine, şarapçı şarabına saklanıyormuş.. karabatak avı için dalarken şarapçı düşlerine dalıp dalıp çıkıyormuş.. o an gerçekten yok olmak, insanların acımasızlıklarından, dünyanın zatıflıklarından kaçmak istiyormuş. gözlerini açtığında aynı dünyaya açmış olmanın mutsuzluğunu yaşayıp tekrardan şarabına dalıyormuş.. 
..bir yudum daha, bir yudum daha..
şarapçı karabatağını gözden kaybedince kırmızı denizine sarılmış ve marina boyunca yürümeye başlamış. şarabından bir yudum almış kollarını açmış son birkez dünyaya dönüp bir "hoşçakal" demiş
ben de bir karabatağım diye haykırarak kendini maviliğe bırakmış.. suyun içine bir var olmuş bir yok olmuş. sonunda oda karabatak gibi gözden kaybolmuş.
düşlerinin yolcusu artık kendi dünyasında..
Fotoğraf;Funda Karatas
Funda Karataş
22.05.2011

1 Mayıs 2011 Pazar

.. basamak

..basamak
Hedefleriniz vardır!! Ulaşmak istediğiniz noktalar belkide kişiler.. Onlara ulaşmak için basamaklar oluşturursunuz bir adım daha yükselebilmek bir adım daha yakın olabilmek için. Bunun için de hep birilerinin omuzlarına basarsınız  ama o an için sadece odaklandığınız şey ulaşmakta olduğunuz hedeftir! Var gücünüzle omuzlarına yüklendiğiniz kişinin ne hissettiğinin nasıl bir ağırlık taşıdığının önemi yoktur.!!

.. hedefe ulaşmanın birçok yolu vardır.. birşeylere ulaşmak için basamaklarınız başkalarının omuzlarına binmek olmasın.. farklı yollarla oluşturun basamaklarınızı..
Funda Karataş
30.04.2011

26 Nisan 2011 Salı

... ben kimim, ben neyim, ben ne yaparım!! bir çok sorum vardı. cevapları net olmayan.
...ben bir çok şeye korkarak başlayan, daha sonrasında korkacak birşeyin olmadığının farkına varan bir ürkek'idim..
..küçük kadının artık korkusu yok..
 .. ceplerimi cesaretle doldurdum. bir çok şey umrumda değil artık. kimin ne düşündüğünü önemsemeden yaşıyorum ...
insanların hayatıma burunlarını sokma hakkı yok. insanların 'keşke'lere neden olmasına izin vermiyorım
artık..
..sen kimsin, sen nesin, sen ne yaparsın!! sorularm değişti...
..birazda ben..

..döktüğüm tüm yıldızları topluyorum şimdi..
Funda Karataş
25.04.2011

24 Nisan 2011 Pazar

Kırmızı'sına kavuşmuş kız çocuğu...
..içimdiki çöplüğü karıştırmaya başlasam iyi olacak...

7 Mart 2011 Pazartesi

Kendime zaman ayıramaz oldum.. kağıtlar bomboş, kalemlerimin ucu ise açtığım gibi hala sivri.

7 Şubat 2011 Pazartesi

..kosmak

 ...koşmak
Şuan hızla ilerleyen arabayı durdurup inmek ve bilmediğim sokaklarda, bilmediğim insanlar arasında koşup tüm mutsuzluğumu üzerimden atmak istiyorum .. Bir daha beni bulmaması için uzak  noktalara savurmak ve kurtulmak istiyorum..

...hangi yöne gittiğimi, nerelerden geçtiğimi bilmeden tüm hızımla koşmak.
 hiç birşey düşünmeden / sadece koşmak...

Funda Karataş
 04.02.2011

27 Ocak 2011 Perşembe

.. yüzümün yarısıyla nefes alıyorum. yüzümün yarısıyla dans ediyorum. trene biniyorum; ve metrolara ve otobüslere ve trenlere.. yüzümün yarısıyla balkonlardan düştüm.. yüzümün yarısıyla rüzgar serptiler, uyandım..

Umay Umay-Orospu Kırmızısı..

25 Ocak 2011 Salı

..tuttum bi ipin ucundan, rüzgarla bir oldum savruluyorum gökyüzünün boşluğunda.

Takıldığım her dala evet işte burası benim evim diyorum.. rüzgar bir sefer daha savuruyor.
How will I rest my head
Funda Karatas
  25.01.11   

21 Ocak 2011 Cuma

Kötüler yine oyunlarını oynadı.. Küçük kadın yine göz yaşı döktü..
Kötü insanlar bi anda yok olsun istiyorum!!

..bu zamana kadar döktüğüm göz yaşlarında boğulsunlar!!

11 Ocak 2011 Salı

..günden kesitler

İnsanları izliyorum çünkü onları seviyorum..

..herbirini takip ediyorum onlar farkında olmasalarda selam veriyorum.. Mutsuz gördüklerime şans diliyorum.. evet tanımıyorum ve duymuyorlar da ama bu birşeyi değiştirmez.. Herzaman herkesin iyi bir dileğe  ihtiyacı vardır.. Kimden olduğu ve duyup duymamış olmaları önemli mi?.

..izliyorum çünkü onlarda farkında olmadan etrafındakilere bir şekilde hikayelerini anlatıyorlar.. Hikayelerini izlemek, yaşadıklarını duruşlarından tahmin etmek hoşuma gidiyor..

Bugün de dışarı çıktım ve bugün de bir sürü insan izledim.. mutlu olduğum için sadece mutlu insanları izlemek istedim.. Birbirine kur yapan yaşlı çiftleri, çimler üzerinde ki sevdicekleri ve kuşların peşinden koşarak havalandırmaktan büyük keyif alan çocukları izledim..

Onlar farkına varmadı ama bir şekilde mutluluğumu onlarla paylaştım..
  Funda Karataş
10.01.2011   

7 Ocak 2011 Cuma

..bordo ceketli kız

..bordo ceketli kız

Çok mutlu olmalı arabaya bindiğinden beri etrafa tebessüm saçıyor. İnsanları izliyor ve gülümsüyor..
..onu bu kadar mutlu eden neydi?

-dinlediği müzik olabilir mi?
-arabaya binmeden önce onu mutlu edicek bi an mı yaşamıştı?
-ya da!! o tebessüm hüznünü örten bi maskemiydi..  
mutlu gibi ama birazda yapmacık gibi..
-bizlere bakıp bizimle dalga geçiyor olabilir mi?

..bordo ceketli kızın tavırları farklıydı.. kızın tebessümü tek bende merak uyandırmamıştı..
çaprzında oturan küçük dişlek oğlanında dikkatini çekmiş olmalı. bir yandan müzik dinliyor.. bir yandan da bordo ceketli kızı izliyordu.. yüzünde şaşkınlık ifadesi vardı..
..oda merak ediyordu bordo ceketli kız neden mutlu. o da kendine soruyordu o kız gerçekten mi gülüyor diye..

Neydi bu kızı bu kadar mutlu eden? .. ya da!! Neydi bi kızı bu kadar mutsuz eden..

Yer İzmir 121 nolu Eshot
Funda Karataş
06.01.2011

6 Ocak 2011 Perşembe

..sis

..sislerin ardına saklanıp gökyüzünün döktüğü gözyaşlarından kendini koruyabiliyorsun .. Peki kendi döktüğün gözyaşlarından koruyabiliyor musun?.. Sislerin ardında kendinden de saklanabiliyor musun?..
Resim&Yazı Funda Karataş
05.01.2011

4 Ocak 2011 Salı

..kırmızı kutunun içindeki sırlar

..sıkıntılarını kırmızı kutuya doldurur saklardı anne, yavrularını huzurlu uykuya teslim etmeden açmazdı kutunun kapağını..
..ilk evlat annenin yükünü azaltırdı.. kardeşleriyle bir uykuya dalmaz rol yapardı.. gizli gizli annesini izler kutudan çıkan sıkıntılara ortak olurdu.. daha sonradan sessizce annesinin yanına yanaşır tebessüm kondururdu yanağına..
genç kızın aklı hep havadaydı ama merhameti hep ellerindeydi..

..küçük hanım ablalarına özenirdi herdaim. her bi ablasından bi parça kopartır kendi benliğini oluştururdu..
 
 
evin minik oğlanı.. belkide annesinin en büyük güç kaynağı. saf ve temiz.. daha çok küçük ama iyi bir gözlemci..
.. her gece yatarken usanmadan annesine. "kırmızı kutunun içine ne saklıyorsun?" diye sorar.. annesi "her birinizin tebbesümünü saklıyorum" der. ..minik oğlan farkındadır kutunun içinde tebessümlerinin olmadığını ama yinede uyumadan önce annesinin yanağına bir tebessüm kondurur sonra uykuya dalardı..

.. belkide çok yoksullar ama anne çok güçlü ve mutlu
anne güçlü çünkü yavruları var.. annem mutlu çünkü her birinden bir tebessüm var.
.. kırmızı kutunun içine tebessüm doldurmuyor evet fakat yavrularının altın değerinde ki tüm tebessümlerini daha önemli bi yerde saklıyor..
..yüreğinde.
 
Çizim&Yazı;Funda Karataş
04.01.2011